Uretra, örgü şişi çapında bir tüp olup ağız mukozasına (sümüksü zarına) benzeyen pembe bir mukozayla döşelidir, oidik torbasının dibinden başlayarak penisin, yani erkeklik organının dış ucuna açılır.
Uretra yalnız prostatı değil penisi de aştığından ve cinsel coşkunluk sırasında penis sertleşip uzadığından, uretranın da uzayabilir olması gerekir. Bu nedenle çeperi bir kauçuk borununki gibi düzgün değil, tersine bir fotoğraf makinesinin ya da akordeonun körüğü gibi kıvrımlıdır, Penis sertleşip uzadığında kıvrımlar açılmakta ve uretra körük gibi uzamaktadır.
Komşu organlarla sıkı yakınlığı olan uretra, bütün uzunluğunca sabit değildir. Buna göre, uretranın penisin serbest kısmı içinde bulunan ön parçasına hareketli parça, daha yukarıda idrar torbasına kadar olan parçasına da hareketsiz parça adı verilir. Uretranın uzunluğu yeni doğmuşta 5-6, on yaşında 8-9, yetişme çağında 12-14 santimdir. Bunun 12’si penisin içinden geçen kısımdır. Uretranın çapı da her yerinde aynı değildir. 3 geniş ve 4 dar parçası olup geniş yerleri 11-12, dar yerleri de 3-8 milimetredir.
Kadın uretrası, idrar torbasının boynuyla vulva arasındadır. Doğrultusu aşağıya ve hafifçe öne doğru eğik olup arkasında bulunan vaginamn doğrultusuna paraleldir. Uzunluğu 3,5-4 santim ve normal çapı aşağı yukarı 7-8 milimetre kadardır. Kadın uretrası erkeğinkinden daha çok genişleyebilir. Alt deliği bızırın 20-25 milimetre altında olup çevresi dişlidir. Çok defa yüksekliği kişiye göre değişen bir çıkıntı üzerinde dışarı açılır.
Uretranın başlıca fonksiyonu, idrar torbasını boşaltmaktır. Bunun yanı sıra, idrar torbasının hemen altında ve prostatı aştığı yerde her iki sperma yolu uretraya açılır. Böylece uretra, birbirinden tamamen ayrı iki maddenin yolunu barındırır. Bir başka deyimle uretra, yalnız idrarın değil aynı zamanda spermanın da aktığı kanaldır.
Hernekadar idrar ve sperma aynı yolu kullanırsa da kimyasal özellikleri yönünden birbirine zıt iki maddedir. İdrar asittir. Oysa hiçbir asit spermatozoidler için uygun değildir. İdrar ve spermanın karşılıklı olarak birbirine zarar vermemesi için prostat aralarına girmiş ve sanki bir makaslama memuru gibi dolaşımı ayarlamıştır. Bir bilezik gibi uretranm başlangıç kısmını saran prostat, normal halde gevşektir ve idrarın torbadan uretraya geçmesini sağlar. Ama, cinsel istek uyandığında, yani sinirler spermanın sperma yolları içinde uretraya gelmek istediğini bildirdiğinde, prostatın kas lifleri kasılır ve uretranm üst kısmını sıkıştırır.
O andan başlamak üzere artık idrar torbası boşalamaz ve uretra yalnız spermayı geçirir. Erkeğin cinsel coşkunluk süresince idrar edemediği bilinmektedir.
Uretranın kıvrımları içinde, ağızdaki tükürük bezleri gibi bir çeşit berrak sıvı salgılayan birçok küçük bez vardır. Erkeklik organının katılaşıp uzaması sırasında kıvrımlar düzleşir ve aralarındaki bezler sıkışır. İçlerindeki salgı dökülür. Sonuç olarak uretra, cinsel coşkunluk sırasında berrak ve yapışkan bir maddeyle dolmaktadır. Bu şekilde, uretra içindeki spermayı bozabilecek bütün idrar kalıntılarını bu salgı temizler, aynı zamanda da spermaya, uretradan geçtiği sırada, kadının vaginasına yapışmasına yarayan bir madde ekler.
Erkeklik organının sertleşmesi sırasında bu uretra salgısının bir damlası uretranın ağzında belirir. Sanki bir anlamda, vagina içinde güçlük çekmeden kaysın diye erkeklik organını ıslatmaktadır.
Birçok tecrübesiz genç erkek damlayı sperma sanarak bu salgının güçlerini azaltacağını düşünür. Bu yanlış düşünce sonucu olarak gerçek bir tükenme duygusuna kapılır. İşte bilmeme yüzünden birçok gencin tutulduğunu sandığı, kuruntuyla ilgili hastalıklardan birisi de budur.
Comments
No response to “U r e t r a”
Post a Comment | Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder