Erkeklik organının katılaşmasının erkeğin ve aynı zamanda kadının cinsel hayatında büyük önemi vardır. Bu nedenle konuyu biraz daha derinliğine incelemeyi zorunlu buluyoruz.
Erkek için katılaşma, yani ereksiyon, cinsel birleşmenin vaz geçilmeyen şartıdır. Kadın içinse erkeklik organının güçlü bir katılığı cinsel doyuma erişmek yönünden gereklidir. Erkeklik gücü ya da erkeklik adı .altında bir erkeğin penisinin katılaşabilmesi yeteneği kastedilmektedir. Buna karşılık, bu yeteneğin olmamasına cinsel güçsüzlük ya da zayıflık adı verilir.
Katılaşma olayını hiçbir zaman yalnız dış üreme organıyla ilgili bir durum olarak görmemek gerekir. Bu, birçok salgı bezinin, bütün damar ve sinir sisteminin işe karıştığı çok karışık bir olaydır. Katılaşma ve özellikleri herkes tarafından bilinmelidir. Çünkü böyle bozukluklar, cinsel hayatta ve evlilik hayatında bir sürü karışıklığın nedeni olmaktadır.
Erkekte olduğu kadar kadında da, üreme bezlerinin yalnız üreme hücrelerini yaptığı sanılmamalıdır. Bu bezler aynı zamanda bir madde daha salgılamaktadır. Bu, cinsel hormondan başka bir şey değildir. Cinsel hormon, üreme hücreleri gibi bedenden ayrılmaz. İleride daha geniş olarak anlatacağımız gibi, tam tersine tekrar kana dökülüp onunla karışır. Kan aracılığıyla bütün organlara taşman cinsel hormon, hem beden üzerinde, hem de insan canlısının ruhsal hayatı üzerinde önemli etkiler yapar.
Buluğ çağanın başlangıcında çocukta birtakım değişiklikler görülür. Bunlar, gene bu çağda salgılanmaya başlanan cinsel hormonun etkilerinin sonucundan başka bir şey değildir. Cinsel hormon giderek çocuğu olgun ve tam bir erkek şekline sokar. Buna karşılık olgunluk yıllarından sonra hormon salgılanması azaldığından, erkek cinsiyetten yarı yoksun bir duruma gelmektedir.
Bu konuları daha ileride «Cinsel hormonlar ve bozuklukları» bölümünde incelemek üzere şimdilik bırakalım, cinsel hormonun birçok etkileri arasından yalnız katılaşmanın başarılmasını gerçekleştiren beyin kabuğunun uyarılması durumunu inceleyelim.
Cinsel dürtüyü birçok yönden yemek yeme ihtiyacına, açlığa benzetebiliriz. Açlık gibi bu da, beynin belirli bir bölgesinde yerleşen ve karın kaslarına komuta eden bir içgüdüdür. Bunun yanı sıra beyne giden kan onu doğrudan doğruya etkilemektedir. Kanın besleyici maddelerle doymuş olduğu oranda beyindeki açlık merkezleri etkilenmezler ve sonuç olarak biz açlık duymayız. Ama, besleyici maddeler kandan kaybolup, birtakım hayat fonksi-yonlannm sürekliliği için harcandığında, yoksullaşan kan sıvısı mide ve karın sinirlerini uyararak merkezleri etkiler ve açlığı doğurur.
Cinsel açlık mekanizması da buna benzerlik göstermektedir. Beynimizde bazı cinsel merkezler bulunur. Bunlarda açlık merkezleri gibi kanın etkisi altındadırlar. Kan cinsel hormon taşımadığı sürece merkezler durgun haldedir. Üreme bezleri cinsel hormon salgılar salgılamaz cinsel merkezler etkilenir. Bu andan başlayarak erkekte cinsel açlık uyanır ve cinsel yönden doyma isteği ortaya çıkar.
Cinsel açlığın derecesi kanda dolaşan hormon düzeyi ile orantılıdır. Üreme bezleri daha henüz herhangi bir hormon salgılamadığından çocuklar uyarılmazlar. Gene üreme bezleri artık hormon salgılamadığından yaşlılarla uyarılmaz olurlar. Buna karşılık bütün insanlarda istemli olarak aşk duygusu uyandırılabilir. Bunun için ya kana şırıngayla hormon verilir, ya da ünlü fizyolog Eugene Bteinach’m bilim alanına soktuğu ve başlattığı gibi, bedene dışarıdan hormon salgılayan bir bez aşılanır.
Katılaşmanın ilk şartının, üreme bezlerince salgılanan hormonla beyin kabuğunun uyarılması olduğunu daha önce belirtmiştik. Demek ki katılaşma son kertede refleks olarak süregelen merkez sinir sisteminin bir fonksiyonudur. Bu fonksiyon önce beyin kabuğunoi- ayarla-yıcı etkisi altında, sonra cinsel merkez denilen beynin daha derin bölgelerinin etkisi altında ve son olarak da omurilikte bulunan bağımsız refleks merkezlerinin etkisi altındadır. Erkeklerin aşağı yukarı kemer taktıkları yere uyan bu omurilik bölgesine ise katılaşma merkezi adı verilir. Üreme organlarına giden sinirler omuriliğin bu düzeyinden çıkarak dağılırlar.
Bu merkez üstüne bir sürü yalnış ve göz alıcı yayım yapılmıştır. Bunlar, bazı erkeklerin korkuya kapılmalarına ve üzüntü, sıkıntı duymalarına yol açmıştır. Birtakım şarlatan kişiler ya da firmalar tarafından birçok cihaz ve radyoaktif olduğu ileri sürülen ilâç piyasaya çıkarılmakta ve bunların omurilikteki merkezi uyararak erkeklik gücünü arttırdığı iddia edilmektedir. Erkeklik organında katılaşma olabilmesi için, yalnız omurilikte bu küçük merkezin değil, çok yaygın ve dallanmış bir sinir sisteminin etkisi olduğu bir gerçektir ve gene katılaşma bozukluklarını tedavi etmek için yalnız buranın herhangi bir şekilde tedavi edilmesinin yetmeyeceği açıktır.
Bu arada, hekimlikte ve özellikle cinsel bozuklukların iyileştirilmesinde, elle tutulur ve gözle görülür gerçek faktörler kadar sübjektif ve psikolojik faktörlerin de etkili olduğunu bilmek gerekir. Çünkü bütün bu bozuklukların aşağı yukarı üçte ikisi, gerçek bir hastalık olmadan ortaya çıkmaktadır. Aynı şekilde iyileşmelerin üçte ikisi düşünme gücüyle ilgilidir.
Birçok erkek, erkekliğinin yokluğundan değil de cinsel güçsüzlüğe çarptırıldığını düşünmekten yakınır. insanların, üstelik de böylesine bir konuda, aldatılmaları çok kolaydır. Tekniğin yeni bir harikası olarak piyasaya sürülen ilâcın son derece etkileyici açıklamasını okuduktan ve üstelik yüksek bir parayı ödedikten sonra erkeğin içi güvenle dolar ve kaybettiği gücünü yeniden kazanır. Yukarıda sözünü ettiğimiz katılaşma sinirleri, üreme organlarının ve katılaşan oluşumların özellikle damarlarına komuta etmektedir. Normalde bu damarlar kasılı durumdadır. Katılaşma sinirlerinin uyarması sonucu genişlerler ve bu da katılaşan oluşumların boşluklarına kanın gitmesini ve erkeklik organının sertleşmesini doğurur.
Comments
No response to “Erkeklik Organının Katılaşması”
Post a Comment | Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder