Sperma,Spermanın Kokusu,Hareketliliği ve Yapısı

6 Ekim 2009 Salı

Boşalım sırasında dışarı atılan sper­ma sarımtırak beyaz renktedir ve taze olduğunda yumur­ta akını andırır. Ama, havanın etkisiyle çabucak değişe­rek yapışkan bir sıvı görünümü alan sümüksü bir mad­deye dönüşür. Kuruduğu zaman çamaşırlarda grimsi, sert kıvamda, kenarları belirli ve suda kolaylıkla çözünen le­keler bırakır. Suyla karıştığında sperma küçük sümüksü lekeler yapmaktadır. Bir tek ejakülasyon sırasında atılan sperma miktarı 3 ile 6 santimetreküp arasında değişebi­lir.
Spermanın kokusu. — Taze spermanın kendine özgü bir kokusu vardır ve taze bir kestaneninkini andırır. Bu kokuyu veren, prostat özsuyunun içinde bulunan ve sper­min adı verilen bir maddedir. Soğuyunca, spermanın ko­kusu gittikçe acılaşır ve keskinleşir.
Erkek spermasının kokusunu sevmez. Ama, kadın, kendisini cinsel yönden uyardığı için bu kokuyu benimse­mektedir. Bir kadının bir erkeğe olan sempatisinin dere­cesini spermasının kokusunu benimseme şekliyle ölçmek mümkündür. Nasıl bir kadının kokusu kocasını iğrendirmiyorsa, kocasını aşkla seven bir kadın, onun spermasının kokusunu da sevmektedir.
Cinsel temas sırasında kadın erkeğin spermasını kendi vücuduna almaktadır. Spermanın içinde yer alan ba­zı maddeler, örneğin kokulu maddesi olan spermin, kadı­nın kanında ve öteki vücut sıvılarında erir. Oralarda çe­şitli kimyasal değişimlere uğrayan bu maddeler sonunda idrar, kan ve solukla çıkarılır. Spermanın, kanın vajina boşluğuna konuşundan aşağı yukarı yarım saat kadar son­ra bazı kadınların soluklarında, akciğerler tarafından atı­lan sperminin belli edici kokusu duyulabilir. Bazı kadın­larda bu koku 1 ya da 2 saat süreyle kalabilmektedir.

Spermanın hareketliliği. — Bir damla sperma mik­roskop altına konup incelendiğinde insan, ilk bakışta ta­biatın en büyük ve en ilginç olaylarından biriyle karşı karşıya kaldığını sanır. Gözlerinin önünde bu, sayılama­yacak kadar çok hayvancığın kıpırdayışına, gidip gelişi­ne inanamaz. Bunlar sanki bir havuzun içindeki yılan ba­lıkları gibi kıpırdayıp hareket etmektedir. Mikroskop al­tına konulan damlanın soğumasına ve kurumasına engel olunursa, bu hareketlilik saatlerce, hatta günlerce ince­lenebilir. Bir gün sonra da, aynı hayvancıkların bir gün önceki kadar hareketli olduklarını görmek insanı şaşır­tır. Kadının üreme hücresini bulmak ve onunla birleşe­rek bu şekilde kuşağımızı çoğaltmaktan bir türlü bıkma­yan, gayelerinden vaz geçmek istemeyen bir görünüş ve çaba içindedirler.

Spermatozoidlerin sayısı. — Her şey yalnızca mikros­kop altında gözümüzle gördüğümüz kadar değildir. Hare­ketin olağanüstülüğünün yanı sıra bizi şaşırtan ikinci bir olay daha vardır. Bu da hayvancıkların çokluğudur. Bir tek ejakülasyonla erkek vücudunun dışarıya attığı ya da kadının vücuduna bıraktığı üreme hücresinin sayısı 250 ile 350 milyondan daha az değildir. Bütün bunların yanı sı­ra da atılan bu cinsel hücrelerin, yani spermatozoidlerin her birisinin birer yarım insan taslağı olma yetenekleri­nin varlığı unutulmamalıdır.

Spermanın kalıtıma yön verici özelliği. — însan gözü bazı şeylerin görülmesinde, ayrıntılarının incelenmesinde oldukça yetersizdir. Örneğin spermatozoid insana, kuy­ruğu bir pervane gibi dönen ve başı da büyütülmüş bir nokta boyunda olan bir gri iplikçik şeklinde gözükür. Ama, bu hayvancıklar bazı boya maddeleri aracılığıyla renk­lendirilip mikroskop altında birçok kereler büyütüldüğün­de, iç yapılarının bütün ayrıntıları görünür bir duruma gelebilir. Bu şekilde incelendiğinde spermatozoid sanki bir torpil şeklinde yapılmıştır. Çeşitli yönlerde gidip ge­len ve önemli bir madde taşıyan araçlara benzer. Gerçek­ten erkek üreme hücresi önemli bir madde taşımaktadır ve bu madde de babadan geçen kalıtım özelliğidir. Spermatozoidler aracılığıyla babanın vücudundan anneninkine aktarılmaktadır.
Spermatozoidin içindeki kalıtım özelliği birtakım ta­necikler, çubukçuklar ve düğümlerden şekillenmiştir. Bu konunun aydınlatılmasında, bazı böcek türleri üzerinde yapılan araştırmalardan yararlanılmıştır. Araştırmaların ışığı altında bir canlının özelliklerinin, örneğin gözlerin rengi ya da kokunun, bu çubukçuk ve düğümlerin bazı bölgelerine dağılmış olduğu ortaya çıkmıştır. Eğer bu parçalar hücreden ayrılırsa aynı özellikler bir sonraki kuşağa geçmemektedir.
Babanın sperma hücresiyle annenin yumurta hücre­si birleştiğinde, anayla babanın çubukçukları bir mo­zaik şeklinde birbirine karışır. Bu son derece iyi düzenle­nen mozaik, doğacak olan çocuğa karakterini, özellikleri­ni, tabiatını verecektir. Ama, spermanın baş kısmında bu­lunan bu, tartıya gelmeyecek kadar küçük maddeler, ba­badan gelen bir sürü özelliği nasıl barındırmaktadır? Ay­nı şekilde, babanın vücudundaki bu kadar çok ve dağınık özelliklerin tümü, çocuğun vücuduna bu kadar küçük bir yerde nasıl taşınmaktadır?
Kısaca belirtmek gerekirse, maddenin yalnız beden­sel özellikleri değil, örneğin müsik yeteneği ya da öfkecilik gibi akılla ve ruhla ilgili birtakım özellikleri de cisimleştirdiğini bugün için anlamamız kolay değildir.

Comments

No response to “Sperma,Spermanın Kokusu,Hareketliliği ve Yapısı”
Post a Comment | Kayıt Yorumları (Atom)

Yorum Gönder

 
cinsel bilgiler sağlık bilgileri seks dersleri. Citrus Pink Blogger Theme Design By LawnyDesignz Powered by Blogger